22 Ağustos 2009 Cumartesi

YKÖ-2

uzmanların yola kar zincirsiz çıkmayı tavsiye etmediği sabahların birinde o kalın paltosunu sabaha kadar kendine eşlik etmiş olan mavı renkli hello kitty  li pijamasının uzerıne geçirmiş dışarı çıkmak için hazırlanıyordu.aynaya baktı, saçları dağınık,yüzünde yastık izi, dudakları kupkuruydu.

apartmanın merdıvenlerınden ufak adımlarla ınerken saat 6.17 yi gosterıyordu, hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyordu ve evsizlerin en çok üşüdüğü zaman dilimi başlıyordu.

apartmanın ağır kapısnı açtı ve dışarı çıktı. kapının sağ tarafında 7 numarada oturan mühendis çocuğun şirket arabası vardı sol kapısında kocaman 'atlas copco' yazıyordu. atlas copco ne şirketi ki diye geçirdi içinden ve yine en ıyısı eve gidince bakıyım dedi çokta umrundaymış gibi. sokakta yokuş aşağı yurumeye başladı karşıdan yokuş yukarı çıkmaktan nefes nefese kalmış tülbentli bir kadın geliyordu. kadın onun yanından geçerken kafasını yerden kaldırdı kısa bir bakış attı ve kafasını one eğip yürümeye devam etti. sokağın anacaddeye açılan köşesıne gelmişti, esnaflar yavaş yavaş kepenklerıni çoktan açmış, çırakalr günün ilk azarını çoktan işitmişlerdi. ana caddeye indi ve yurumeye başladı. aklında hala dun gece vardı. nerden çıkmıştı o adam karşısına ve ne demek istemişti  'şu koskoca alemde yalnız bir kulsun sen' diyerek. yanlız değildi, olamazdı. çalıştığı ofisten arkadaşları vardı haftada en az 3 gece dışarı çıkar içerlerdi, işçi emeklisi babasıyla ev hanımı annesı şehirn karşı tarafında yaşıyorlardı ve onun gelmesi için kapıyı gözluyorlardı. hem ayşenle serap vardı can dostları onun, dunyada herkes ölse onların kendıni bırakmayacağını biliyordu. tamam sevgilisi yoktu bir suredır ama kendını yanlızlığıa iten şeyin bu olmayacağınıd bılıyordu.peki ama neydi? kimdi o adam?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder